Bir zamanların Las Vegas’ı Maraş
6 mins read

Bir zamanların Las Vegas’ı Maraş

Gazimağusa, Latince adıyla Famagusta bir liman kenti. Kıbrıs denince akla Girne ya da Lefkoşa gelse de aslında Gazimağusa en az onlar kadar görülmeye değer bir şehir. Girne’ye göre daha azgelişmiş ancak Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin burada olması ve artık Kapalı Maraş bölgesinin bir kısmının gezilebiliyor olması şehre epey hareket katmış. Bir de Karpaz’la beraber Kıbrıs’ın en güzel sahilleri burada. İklimi çok cezbedici; şu an en güzel mevsimini yaşıyor. Hem yaz aylarının bazen insanı yoran kalabalığından uzak hem de canlı; deniz suyunun üşütmediği, yanınıza alacağınız ince bir hırkayla akşam açık havada yemek keyfi yapabileceğiniz harika bir mevsim.

Sokakları bisikletle gezdik.

Gazimağusa’da ilk durağım 1974 öncesi Akdeniz’in Las Vegas’ı olarak ünlenen Maraş. Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yerleşime kapatılıyor, askeri bölge ilan ediliyor ve adı da Kapalı Maraş oluyor… 2020’nin ekim ayında kademeli olarak yeniden açıldı. Henüz yüzde 3,5’lik bölümü açık. Ancak bu kadarı bile derinden etkilenmenize yetiyor. Araca kapalı bir bölge olduğu için içeri girer girmez Gazimağusa Belediyesi’nin bisiklet ve scooter kiralama yerini göreceksiniz. Yürüyerek gezmek yorucu olabilir, en iyisi bisiklet ya da scooter’la gezmek. Biz bisiklet kiralayıp geziyoruz. Karşıma yıkılmış sinema ve opera binaları, fotoğraf dükkânları, kafeler, mühür vurulmuş banka binaları çıkıyor. Bisikletimle bu yıkık döküklüğün içinden geçerken tarihi bir film sahnesinin acemi oyuncusu gibi hissediyorum kendimi. Yeşillikler ve pembe begonviller arasında ünlü İtalyan aktris Sophia Loren’in evini görüyorum. Bu haliyle bile o dönemin en güzel evlerinden biri olduğunu açıkça belli ediyor. Sonra şehrin simgelerinden ikonik Toyota binasının önünden geçiyorum.

Maraş, adanın gözde tatil beldesiydi

Neredeyse 50 yıl hiç kimsenin yaşamadığı bir şehir… Terk edilmiş oteller, geri dönülmemiş evler, garajlarda kullanılmamış otomobiller. Karar sonrası yaşanan kaosta şehrin büyük bir kısmı yağmalansa da evlerde ve dükkânlarda hâlâ hiç dokunulmamış eşyalar var. Herkes ‘hayalet şehir’ olarak tanımlamış, ben bunun aksine gördüğüm ipuçlarını toplayarak o dönemin yaşantısını hayal ediyorum. Çünkü tüm bu yıkık döküklük bile şehrin o dönem ne kadar görkemli olduğunu kanıtlıyor. Geride bıraktıkları kalıntıları görünce insanın içi burkuluyor.
Maraş 1970’lerin başlarında zirveyi yaşamış. Lüks oteller, kafeler, araba galerileri, harika plajlar ve tatile gelen jet-set’iyle sürekli gelişen bir bölgeymiş. Hatta Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor gibi ünlülerin, zenginlerin, İngiliz Kraliyet Ailesi’nin müdavimi olduğu bir bölge. Öyle ki Kraliyet Ailesi buraya basamakları altın kaplama bir otel yaptırmış.

Bisikletle görebileceğimiz her yeri dolaştıktan sonra Bilal Ağa Mescidi’ne gidiyoruz. Burası Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından yapılan restorasyonla ibadete açılmış. Yemyeşil bitkilerin süslediği bahçesine adım atmak nefes gibi geliyor. Saatlerce gezerek her binayı geçmişiyle hayal edip bugünüyle gördükten sonra rahatlamak için kendimizi sahile atıyoruz. Kapalı Maraş’ın altın sarısı upuzun bir kumsalı ve pırıl pırıl bir denizi var. O dönem bölgedeki plajların kumlarının Mısır’daki çöllerden getirtildiği söylentiler arasında. Bu bölgede denize girilen bir plaj daha var. Buraya sadece belediyenin ring otobüsleriyle gidiliyor. Gidiş-dönüş saatlerine dikkat etmek lazım. Akşamüzeri belirli bir saatten sonra ziyarete kapatılıyor.

Lala Mustafa Paşa Camisi

Kapalı Maraş’ın öyle çok etkisi altında kaldım ki kapanış saati olmasa burada sabahlayabilirdim. Kapalı Maraş sonrası Gazimağusa’nın surlarla çevrili Kaleiçi’ndeyiz. Tarihi sokaklarda yürüdükçe gözünüze harika detaylar çarpıyor. Şehrin en etkileyici yapılarından biri gotik mimarisiyle Lala Mustafa Paşa Camisi.

1298-1312 arasında inşa edilen katedral Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş. Sadece katedralin izlerini değil, Osmanlı mimarisinin etkilerini de taşıyor. Lala Mustafa Paşa Camisi ile aynı meydanda Namık Kemal Zindanı ve Müzesi’ni ziyaret ediyorum. Namık Kemal ‘Vatan yahut Silistre’ oyununun ardından buraya sürgün edilmiş ve yaklaşık iki yıl zindanda kalmış. Müzede Namık Kemal’e ait eşya ve çeşitli belgeler sergileniyor. Gazimağusa’nın ziyaret noktalarından biri de Kuzey Kıbrıs’ın önemli ören yerlerinden olan Salamis Harabeleri. Kalıntılar 11’inci yüzyıla ait. Gymnasium, tiyatro, Aya Epiohanios Bazilikası, Roma Villası ve Zeus Tapınağı göreceğiniz yapılar arasında.

Sipariş yok, fiks menü var

Gazimağusa’da yemek durağımız Aspava Restoran oluyor. Kaleiçi’nin ambiyansı çok hoş. En sevdiğim yanı hiçbir şey sipariş etme zahmetinde bulunmuyorsunuz. Fiks menü hazırlamışlar. Masaya önce mezeler geliyor, sonra karışık ızgara tabağı. Hepsi çok lezzetli. Kıbrıs’ın meşhur şeftali kebabını burada deneyebilirsiniz. Şehrin en eskilerinden Petek Pastanesi ise tatlı durağım oluyor. Mağusa şehir merkezinde maalesef çok fazla konaklama seçeneği yok. Zaten aracınız varsa Mağusa’da konaklamanıza da gerek yok. Şehrin çevresinde gidebileceğiniz Kıbrıs’ın meşhur lüks otelleriyle beraber butik seçenekler var. Benim Kıbrıs’ta en sevdiğim otellerden biri Kaya Artemis. Gazimağusa’ya sadece yarım saat uzaklıkta. Otel, Bafra turizm bölgesinin 9 kilometrelik plajındaki beş yıldızlı otellerden biri. Artemis Tapınağı’nın bir eşi olan harika
bir mimarisi var. Ben özellikle altın sarısı kumsalı ve berrak denizini çok seviyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir